İnsan hayatının belki de en unutulmaz anları vedalardan
oluşur. Eksilmek, artmaktan daha etkilidir çünkü acı, bir duygu değildir bir
sonuçtur. Belirli duyguların bir araya gelerek zihnimize uyguladığı bir
baskıdır. Fiziksel bir darbe sonucu hissedilen acıdan daha güçlü olduğu
zamanların olması bu yüzdendir. İşte vedalar bu acı kavramının en karmaşık ve
zorlu olanını oluşturur. Ölüm en güçlü vedadır çünkü gidenin geri gelme
ihtimalini kesinkes ortadan kaldırır. O küçücük tekrar görme ihtimalini
Azrail’in yok ettiğini biliriz. Bu yüzdendir ki kalan için bu acının birazını
dindirir. Gidenin kendi isteğiyle gitmediğini bilmek bize biraz da olsa güç
verir. Bu noktada intihar edenler aklınıza gelebilir. Onların bu vedayı kendi
isteğiyle seçmesi zaten birazcık da geride kalanların suçlu olduğuna
inanmasındandır ancak konumuz bu değildir.
Oğuz Atay ne yazmıştı:
“Bir de vedalar albayım, vedalar. Ben vedaları sevmem
albayım. Hiç gitmesin insanlar. Hele gelmemek üzere giderlerse, çok üzülürüm
albayım, dayanamam. Gelmemek üzere gidenler çok sevdiklerim olur genelde. Bir
de bir hikâye bırakır ki geride, noksanlığın daniskası içinde. Ölse, öldü
dersin, ama ölmez onlar. Ölmesinler de. Ölürlerse bir kere daha üzülürüm. Çünkü
koklayamazlar bir daha çiçek. Yazık olur.”
Vedalar sevilmez zaten sadece yaşanır. Zorunlu olarak
yaşanır. Gidenlerin birtakım tercihleri kalanları zorunlu vedaya iter. Benim
burada bahsettiğim ise tam olarak budur kalanın bu vedaya maruz kalmasıdır.
Gidenler için veda bir tercih iken kalanlar için zorunludur. İşte acı bu
zorunluluktan doğar. “Gidenler de zaman zaman zorunlu olarak veda edebilir”
diyebilirsiniz. Öyle durumlarda kalanın bunu bilmesi gerekir ki, hayatını
toparlaması kısa sürsün. Bizim konumuz bu da değildir. Biz sadece vedadan başka
seçeneği olmayanları konuşacağız.
Vedaya maruz bırakılmak, yazının başından beri bahsedilen
acının tam olarak tarifi budur. Vedaya maruz bırakılmak. Şimdi tam burada bütün
vedalarınız gözünüzün önüne gelsin ve anlayacaksınız ki hepsinin ortak noktası
zorunlu olarak ettiğiniz vedalardır.
Goethe, Genç Werther'in Acıları kitabında söylediği gibi: “Savaşmayı
bırakıyorum, bunu veda say.”
Bu yazıyı burada bitiriyorum, bunu veda saymayın…
Yorumlar
Yorum Gönder