İnsan hayatının belki de en unutulmaz anları vedalardan oluşur. Eksilmek, artmaktan daha etkilidir çünkü acı, bir duygu değildir bir sonuçtur. Belirli duyguların bir araya gelerek zihnimize uyguladığı bir baskıdır. Fiziksel bir darbe sonucu hissedilen acıdan daha güçlü olduğu zamanların olması bu yüzdendir. İşte vedalar bu acı kavramının en karmaşık ve zorlu olanını oluşturur. Ölüm en güçlü vedadır çünkü gidenin geri gelme ihtimalini kesinkes ortadan kaldırır. O küçücük tekrar görme ihtimalini Azrail’in yok ettiğini biliriz. Bu yüzdendir ki kalan için bu acının birazını dindirir. Gidenin kendi isteğiyle gitmediğini bilmek bize biraz da olsa güç verir. Bu noktada intihar edenler aklınıza gelebilir. Onların bu vedayı kendi isteğiyle seçmesi zaten birazcık da geride kalanların suçlu olduğuna inanmasındandır ancak konumuz bu değildir. Oğuz Atay ne yazmıştı: “Bir de vedalar albayım, vedalar. Ben vedaları sevmem albayım. Hiç gitmesin insanlar. Hele gelmemek üzere giderlerse, çok üz...
...
Kelimeler arıyorum;
En güzel, en acı, en keskin.
Maziyi, günü, geceyi karıştırıyorum;
En derin, en ıssız, en hüzünlü.
Ezeli olanın başına,
Ebedi olanın sonuna ,
Dilsiz anların destanına,
Bahsi geçmeyeni anlatmaya,
Bastığım topraktan, fezaya,
Eşsiz kelimeler arıyorum.
Şiirime katık edeceğim;
Her tat duygudan.
Her nefese pay edeceğim;
Tıka basa arzudan.
Aman sana, koca dünya,
Diz çöktü bu garip.
Çek zulüm gözlerini,
Sormasana besbelli.
Orayı burayı eşeleyip,
Unutulmuş kelimeler arıyorum.
Bir yaşama, bin ölüme,
Bin yaşanana, bir yaşayana,
Ardımı örtecek abideye,
Kelimeler arıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder