“İnsan neyi düşünüyorsa onun içine saplanmıştır. İnsan tüm ruhuyla düşündüğü şeyin içine batmıştır.” Erich From’un, Sevginin ve Şiddetin Kaynağı kitabında yazdığı bu iki cümle üzerine uzun uzun düşünülmesi gereken bir konu. Düşüncelerimize göre yaşıyoruz ancak birçoğumuz ne düşündüğünün farkında mı? Bence değil. Doğumumuzdan itibaren manipüle edilmeye başlıyoruz ve birçok insanın ölümüne kadar sürüyor. Bir hayat yaşıyoruz bunun da kendi hayatımız olmasını isteriz öyle değil mi? Bunun içinde farkında olmak zorundayız. Hayatın kendisinin farkında olmak demek, ölümün farkında olmak demek. İnsan olarak ölüm olgusunu bastırmak isterken yanında yaşamı da bastırıyoruz. Kendimizi bir maraton yarışında görüp sürekli koşmak zorunda hissediyoruz. Hayallerimize koşarken, hayatlarımızı tüketiyoruz. Bu yazının amacı kişisel gelişim zırvalıkları gibi gücünün farkında ol demek değil. Ya da istediğin her şeyi başarabilirsin, sevginin gücünü hisset falan da demeyeceğim. Apollon Tapınağı’nın girişinde yazan cümleden bahsediyorum: “Kendini bil”
Kendini bilmek ise sadece öfkeli, duygusal, mutsuz gibi duyguları bilmekten çok daha fazlasıdır. Önce “ben kimim”sorusunu yanıtlamak zorundasın. Bu yanıt kimin? Senin mi, bir dizi karakterinin mi? Bunu da araştırmalısın. Sonra potansiyelini analiz etmelisin. Bunu da fallardan, falcıdan, internetteki kişilik analiz testinden yapmamalısın. Çevreni dikkatle incelemelisin, maddi manevi tüm detaylarını değerlendirmelisin. Kendini bil’diğin zaman, kendi hayatını yaşamaya başlayabilirsin. Düşüncelerini o zaman güzel temeller üzerine koyabilirsin. Ve bunu birazcık başardığın zaman Twitter’da yazılan her cümleye inanmamak gibi basit ancak etkili meziyetler kazanabilirsin.
Benim bunların hepsini yapıp yapmadığımı sorgulamayı bırak lütfen, bunun ne önemi var. Zira ben bu cümleleri sana değil, kendime yazıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder